5 Mayıs 2008 Pazartesi

Joan Miro






Modern sanatın önemli temsilcilerinden birisi
olan Miro'nun; dünyaya, mekana, nesnelere ve
biçimlere farklı bir bakışı vardır. Onun
resimlerine bakan bir kişi, dünyayı; mercekleri
mizah ve hayal gücü olan Miro- mikroskobu'ndan
seyretmiş olur. Artık gerçek dünyada göremediği,
farkına varamadığı başka bir dünyanın sırlarına
adım atmıştır.
Resimlerinde ve her tür sanatsal üretiminde
böylesine farklı bir dünya yaratmayı başaran
Miro, 20 Nisan 1893 günü Barselona'da dünyaya
gelmiştir. Kişiliğindeki Katalan özellikler her
zaman belirgin olmuştur. Sanatçı; "Biz
Katalanlar eğer havaya sıçranmak istenirse
ayakların yere sağlam basılması gerektiğini
düşünürüz." derken de Katalan kimliğini
vurgulamaktadır.
Miro'nun vurguladığı bu Katalan düşünce
tarzının, onun bir sanatçı olarak ulaşacağı
zirvenin temeline zemin hazırlamış olduğu da
anlaşılmaktadır. Daha erken yaşlarında sanat
eğitimine yoğunlaşarak, ayaklarını yere sağlam
bastığı görülür. İlk öğrenimini sürdürürken
desen kurslarına katılmış; babasının isteği
üzerine ticaret okuluna devam etmek zorunda
kaldığında, bir yandan da Lonja Güzel Sanatlar
Akademisi'ne yazılmıştır (Picasso kendisinden on
yıl kadar önce bu okulda eğitim görmüştü). Ancak
1910 yılında sanat eğitimini bırakmak zorunda
kalmış ve bir ticari firmada memur olarak
çalışmaya başlamıştır. Sanatçı olma
hayallerinin, duyguların en yoğun şekilde
yaşandığı bu genç yaşında kesintiye uğraması,
onu bir hayli sarsmış gözükmektedir. Çok
geçmeden ruhsal bunalıma sürüklenmiş ve
Barselona yakınındaki Montroig'de dinlenmeye
çekilmiştir.

Ailesinin sanattan uzak kalmanın oğullarına
yaramadığını anlamasıyla, onların da desteğini
alan Miro, 1912 yılında Barselona'da Gali'nin
sanat okuluna kayıt olmuştur. Miro'yla yakından
ilgilenen Francisco Gali, ona betimlediği
nesnelere dokunmasını öğütlemiş, ilk ciddi
sanatsal edinimleri kazandırmıştır.
Barselona'da, Miro'yu bir sanatçı olarak
besleyen pekçok şey vardı: yerel kiliselerdeki
Bizans freskleri, onda büyük bir hayranlık
yaratan Gaudi'nin yapıları, içine girdiği sanat
ortamı ve kitaplar aracılığıyla tanıdığı çağdaş
sanat... Buradaki eğitimi sırasında, önce
Fransız romantisist ve realist resim
geleneklerini, ardından izlenimci ve geç-
izlenimci sanatçıları tanımıştır. 1916- 1918
arasına tarihlenen ilk resimleri, daha çok
Cezanne ve Van Gogh etkileri taşımaktadır.

Fakat Miro, aynı sıralarda Picasso ve Matisse
gibi çağdaş ustalara da ilgi duymaya
başlamıştır. 1915 yılında Galerias Dalmau
(Dalmau Sanat Galerisi) etrafında yoğunlaşan
coşkulu sanat ortamına dahil olan Miro, kısa bir
süre sonra resimlerini galeri sahibi Dalmau'ya
göstermiştir.

Bunlar, çoğunlukla fovizme yakın çalışmalardır.
1917 tarihli bir resim olan Kuzey- Güney isimli
natürmort çalışması, ilk dönem resimlerindeki
fovist etkileri açıkça ortaya koymaktadır.
1917 yılı, aynı zaman Galerias Dalmau'da ilk
sergisini düzenlediği ve Francis Picabia ile
tanıştığı yıldır. Picabia'nın makine formlarıyla
düzenlediği resimlerine büyük bir hayranlık
duymuştur. 1918 tarihli resmi Eşekli Bostan,
fovist etkilerin yanı sıra ayrıntıcı, geometrik
düzenlemenin hakim olduğu bir üsluplaşmaya
yöneldiğini göstermektedir.
Barselona'nın öncü sanat ortamında bir ressam
olarak kendine yer edinmiş olan Miro, 1919
yılında sanatın başkenti Paris'e gider. Burada
kendisini son derece yakın bir şekilde
karşılayan Picasso aracılığıyla, Fransız
sanatının öncü isimleriyle tanışmıştır: "Paris
beni tamamıyla allak bullak etti." diye
yazmaktadır bir arkadaşına; "ve son derece
yararlı bir şekilde". Miro, Paris'e zorluk
çekmeden uyum sağlamış ve Masson, Leiris,
Artaud, Max Jacob, Tzara gibi sürrealist
çevreden pekçok önemli isimle tanışmıştır. 1920
sonlarına doğru, rue Blemet'de bir atölye bulan
sanatçı, bu tarihten sonra kışları Paris'te yaz
aylarını ise Barselona'da geçirmeye başlamıştır.
Paris sonrası döneme ait erken çalışmaları
arasında 1919 tarihli iki resim; Aynalı Nü ve
Picasso tarafından satın alınan Oto- portre
özellikle dikkat çekicidir. Kübist ve fovist
etkilerin belirgin olduğu bu çalışmaların
ardından, 1921- 22 yıllarına tarihlenen Çiftlik
gelir. Burada, Paris öncesi bir çalışması olan
Eşekli Bostan'ın üslubunu bir adım ileriye
taşımaktadır. Miro, 1925'de Sürrealistlerin ilk
sergisine, çok sayıda imge ve ayrıntıyla dolu
olan bu resmiyle katılmıştır. İlk önemli
çalışmalarından birisi olan Çiftlik, 1922
yılında ünlü yazar Ernest Hemingway tarafından
satın alınmıştır.
1922- 23 yıllarına tarihlenen Karpit Lambası,
obje- mekan ilişkisine yoğunlaştığı bir
resimdir. Bu resim, Miro'nun kendine özgü bir
resim dili geliştirmeden önceki son
çalışmalarından birisidir. 1923- 24 yıllarında,
o zamana kadar bağlı kaldığı geometrik, primitif
gerçekçilikten farklı bir üsluba yönelik
çalışmalar üretmiştir. Yaz mevsiminde, Barselona
yakınındaki Montroig'de kaldığı zaman dilimi
içerisinde, bütün enerjisi ve birikimini
yoğunlaştırarak üzerinde çalıştığı Sürülmüş
Toprak, Miro'nun sanatındaki üslupsal değişimin
erken ürünlerinden birisidir. Düz sarı bir
zemin, neredeyse tüm mekanı tanımlamaktadır.

Çiftlik adlı resmindeki ayrıntıcı yaklaşım devam
etmekte, ancak imgeler yeni bir tanımlamayla
belirmektedir. Deformasyona uğrayan, biçimleri
değişen nesneler, bu resimde Miro nesneleri
olmaya doğru ilk değişimlerini yaşamaktadırlar.
Aynı döneme ait Katalan Peyzajı'nda ise, iyice
soyut bir anlam kazanmış olan ilk gerçek Miro-
nesneleriyle karşılaşırız. Bunlar, çoğunlukla
belli semboller olarak tasarlanmamışlardır.
Resimlerinde düzenli olarak yer alan kadın, kuş,
ayak, merdiven gibi imgeler, sembolik ya da
ikonografik anlamlar taşımazlar. Ama, sadece
soyut birer biçim olarak da tanımlanamazlar.

1924- 1925 tarihli Harlequin Karnavalı'nda,
mekanın sunumundaki sadeleşme devam etmektedir.
Resim yüzeyini yatay olarak ikiye bölen bir
çizgi ve resmin sağ üst köşesindeki pencere tüm
mekanı tanımlamaktadır. Bu mekanın içerisinde,
çoğu boşlukta sallanan çok sayıda imge yer alır.
Bir kısmı tanımsız bir kısmı deforme nesnelerden
oluşan bu imgeler, adeta mekanı ele geçirmeye,
onu yok edip mekansız bir düzlemde varolmaya
çalışmaktadırlar.
Paris sanat ortamında kendisine yer edinen Miro,
yeni proje teklifleriyle de karşılaşmıştır. 1926
yılında, bir başka ünlü sürrealist Max Ernst ile
birlikte, Diaghilev'in Rus balesi için Romeo ve
Giulietta dekorları hazırlamıştır. Onların bu
çalışması, sürrealist çevreler tarafından
eleştirilmiştir.

Miro, 1928 yılında Hollanda'yı ziyaret etmiş ve
aynı yıl, bu ziyaretin izlerini taşıyan iki
resmi tamamlamıştır. 17.yüzyılın iki Hollandalı
ressamı; Hendrick Maertensz Sorgh'un Ut
Çalgıcısı ve Jan Steen'in Kedinin Dans Dersi
adlı resimlerinden yola çıkarak Hollanda İç
Mekanı I ve Hollanda İç Mekanı II adlı
çalışmaları gerçekleştirmiştir. Bunlarda da;
sade mekan sunumu, girift Miro figürleriyle
dengelenmiştir.

Evlendiği yıl olan 1929'da, Hayal Portreleri
serisine başlamıştır. Prusya Kraliçesi Luisa bu
seriden bir örnektir. Düz, geniş renk
lekeleriyle tanımlanan mekan içerisinde, tek
başına duran şekilsiz bir figür yer almaktadır.
Mizah duygusuyla somutlanan düşsel imgeler ve
renkli düzlemlerle tanımlanan soyut bir mekanın
belirgin olduğu Miro resimlerini Brauner,
resimsi- şiir (picto- poetry) olarak
tanımlamaktadır. Breton ise, Miro'yu büyük bir
biçim şairi olarak kabul etmeden önce şu şekilde
tanımlamıştır: "Kişiliği çocukluk evresinden
ileri geçememiş, bu nedenlerle ayrıntılardan,
eşit olmayıştan ve oyundan korunamayan biri."

Pekçok sürrealistin aksine Miro, resimlerini
hızlı bir şekilde yapmıyordu. Sürrealizmin temel
yaklaşımlarından birisi olan otomatizmi
kullanmamış ve resimlerini uzun ve titiz
çalışmalar sonunda tamamlamıştır.

Hayatı boyunca sanatın her türlü teknik ve
malzeme olanaklarını deneyecek bir sanatçı olan
Miro, 1930'lu yılların başında, bazı asamblaj ve
kolaj denemeleri yapmış ve böylece tuval
resminin ötesine geçen çalışmalara
yoğunlaşmıştır. Paris ve New York'da
sergilerinin düzenlendiği bu dönemde, sanatçıyı
en fazla etkileyen olay, 1936- 1940 yılları
arasında yaşanan İspanya İç Savaşı'dır. Miro, bu
dönemde İspanya'ya gidememiştir. İç savaşın da
etkisiyle, biçim dünyası vahşete bürünmüş ve
dehşet karabasanları fırçasının ayrılmaz bir
bütünü olmuştur (Kadın Başı, 1938) . 1937 Paris
Evrensel Sergisi'nde İspanya Cumhuriyeti pavyonu
için Biçme- Makinesi isimli bir duvar resmi
yapmıştır.
Aynı yıl, üzerinde beş ay boyunca çalıştığı Eski
Ayakkabılı Natürmort adlı resmini bitirir.
Konunun ağır bastığı ve nesnelerin ilk kez
sembolik çağrışımlar yaptığı bu resimde; şişe,
kesilmiş bir somun ekmek, çatal batırılmış bir
elma ve ayakkabı gibi nesneler konuyu
tanımlamaktadır: "Bu resim iç savaşın gölgesi
altındaki İspanyol köylülerini simgelemektedir."
Resim, aslen politik yönü çok ağırlıklı olmayan
Miro'nun, iç savaştaki faşistlere duyduğu derin
tepkiyi yansıtmaktadır. 1937- 1938 yıllarına
tarihlenen Oto- portre ise, savaşın sanatçı
üzerinde yarattığı gerilimi yansıtmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı'nın çıkması üzerine Miro,
İspanya'ya dönmüş ve sürekli olarak Palma de
Mallorca'ya yerleşmiştir. Bu izolasyon döneminde
mistik edebiyatı okumuş, Mozart ve Bach
dinlemiştir. 1942 yılına kadar Takımyıldızları
adını verdiği guvaşlara yoğunlaşmıştır. Bunlar,
1945'de New York'da Pierre Matisse Gallery'de
sergilenmiş ve yeni ortaya çıkmakta olan soyut
dışavurumcu Amerikan sanatçılarını etkilemiştir.
Ünlü Amerikalı soyut dışavurumcu ressam Arshile
Gorky'nin Angajman II (1947) adlı resmi bu
etkilenmeyi açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Miro'nun sanatsal üretimin her alanına duyduğu
ilgi, onun 1944 yılında, gençlik döneminden beri
tanıdığı İspanyol seramikçi Artigas'la birlikte
ilk seramiklerini üretmesiyle sonuçlanmıştır.
"Seramiğin parıltısı beni baştan çıkarttı"
demektedir. 1958 yılında Artigas'la birlikte
UNESCO için yaptığı seramik duvar, Miro
üslubunun ustalıklı bir yorumudur.
Miro, savaş sonrası dönemde seramik dışında
heykel ve litografi çalışmalarını da
sürdürmüştür. 1947 yılında ilk kez Amerika
Birleşik Devletleri'ne gitmiş, burada 1950
yılında Harvard Üniversitesi için bir duvar
resmi yapmıştır.

Miro'nun Amerika'yla bağlantısının artması, onun
1960'lı yıllarda soyut dışavurumculuktan
etkilenmesine yol açmıştır. Böylece yeni ortaya
çıktıkları dönemde genç Amerikalı soyut
dışavurumcuları resimleriyle etkileyen Miro,
şimdi onların temsil ettiği sanat anlayışından
etkilenmektedir.
1955- 1959 yılları arasında seramik ve tahta
oymaya yoğunlaşan sanatçı, neredeyse hiç resim
yapmamıştır. 1983'deki ölümüne kadar, sanatın
her alanında aralıksız üreten ve ürettikleriyle
kendine özgü bir dünya yaratan Miro, modern
sanatın sıradışı isimlerinden birisi olarak
sanat tarihinde önemli bir yere sahiptir.



KAYNAK: www.lebriz.com

Hiç yorum yok: